BAHAEDDİN KARAKOÇ

Bahaettin Karakoç’un şiiri bir yanıyla lirik, öbür yanıyla düşünce ağırlıklıdır. Karakoç’un şiiri sezgi, bilgi ve irfan çizgisinde, Türk-İslam tarihinin ve medeniyetinin kodlarını ruhunda taşır. Zengin telmihlerle/hatırlatmalarla yüklü coşkulu ve lirik bir dünyadır. Bu dünyanın dili oldukça sadedir. Az sözle derin ve çağrışım değeri yüksek anlamlara ulaşmış, gerçekten özel bir dil kodu oluşturmuştur. , Geleneklerden beslenerek modern şiire ulaşmak niyeti şiirlerinde bariz bir şekilde ortaya çıkar

 Karakoç’un şiirlerini, incelediğimizde genellikle şu iki temanın hakim olduğu görürüz:  Birincisi aşk, ikincisi tabiattır.

Şair aşkı anlatırken aynı zamanda insanı, insan ruhuna dair incelikleri de mecaz ifadelerle, benzetmelerle bir arada verir. Örneğin aşk şiirindeki şu dizeler bu ifadeyi destekleyecektir:

Andolsun bütün örtülere, andolsun bütün örtünenlere ki, 
Kar altında terleyerek uyanmaktır aşk.

Yaratmaktır ya da sevgilinin toprağından yaratılmak, 
Her nefes alıp verişte yanmaktır aşk.

Aşk şiirlerini tahlil etmek oldukça zordur. Çünkü onun şiirlerinde aşk beşeriden ilahiye giden mecnunvari de diyebileceğimiz bir yoldur. Bu nedenle aşk şiirlerinde çoğunlukla bir teslimiyet havası da hakimdir. Örneğin aşk mektubu şiirindeki şu dizeler bizlere iki yönlü düşünmemiz gerektiğinin bir göstergesidir:

 Ben sevda bölüğünde kıdemli bir askerim
Hizmetim sanadır ey ta cidarım
Canı bir emanet bilir taşırım
Bir ırmak delirir geceleri
Bir yıldız kayar ötelerden
Bir bulut geçer Ay’ın önüne
Birden üşürüm
Ve seni daha çok düşünürüm

Şair burada kendini aşk bölüğündeki kıdemli bir askere benzetir. İşte buradaki bu hizmet ete kemiğe bürünmüş sevgiliye midir yoka Allah-u Teâlâ’ya olan kulluk bilinci kulluk görevi midir?

Az önce de söylediğim gibi Bahattin Karakoç’un şiirlerinde modern şiirin izlerin rastlanır demiştik. Bana göre Modern olmasının sebebi dil sınırlarını zorlamasından ziyade anlam sınırlarını zorlamasıdır.  Yani maveradan(ötelerde) gelip maveraya gitmesidir. Bu akış içerisinde onun şiirleri kime ne kadar dokunmuşa herke kendi anladığı ölçüde payına düşeni alır.

Bahattin karakoçun şiirlerinde tabiata gelirsek gerçekten şiirlerinde tabiat olmaza olmazıdır. Dağlarla, kuşlarla, çiçeklerle, mevsimlerle konuşur. Onlara derin anlamlar yükler.   Her şeyin bir düzen içinde işleyişini, Yaratılanın izinden giderek yaradana ulaşmayı işler. Genellikle bir tefekkür hali içindedir.

Yorum bırakın

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın